Ayak Bakımı Neden Önemlidir Ve Ne Şekilde Olmalıdır?

Ayak bakımı deyince, öncelikle yapılması gereken bu insanlarda diyabet teşhisi konulduğu zaman bize gelmezler. Hastalar kimlere giderler? İnsülin veya ağızdan alınan ilaçlar almak üzere diyabet doktorlarına giderler. Bu hastalara başlangıç döneminde bu hekimler bakacaktır. Hastanın her seferinde çoraplarını çıkararak doktora ‘ayaklarımı da muayene edecek misiniz?’ diye sormasını tavsiye ediyorum. Dahili branşta çalışan hekimler, iş yoğunluğundan ayak bakımını ihmal eder. Ayak bakımında ilk görev hekimindir. Ayağı kontrol etmek, ayağın altına üstüne, parmakların arasına, tırnaklara, derisinin kalitesine, nemliliğine bakacak. Bu şekilde hastayı eğitmiş de olacak. Tırnakların düz kesileceğini, yanlardan asla alınmayacağını bir kere alındığında hep batma şeklinde sorunla karşı karşıya kalırlar.

Hastalarda ayak bakımı belli bir süreden sonra kendileri tarafından sürdürülebilecek bir aşamaya gelmiş olması gerekir. Çünkü diyabetin ilk yıllarında ayak yaraları konusunda pek tehlike yoktur. Ayak henüz hisli durumunu koruyordur. O yüzden daha o dönemde insanlar yani hastanın kendisi akşama kadar dolaşmıştır. Akşam eve gelince ayakkabılarını çıkarıp, çoraplarını çıkardığı zaman ayaklarına zaman ayıracak. Uygun bir zamanda ayaklarının altını, üstünü, önünü, arkasını eğilerek kontrol etmelidir. Morarma var mı? Soğuk mu? Sıcaklığında bir değişiklik var mı? Normal ısısında mı? Deformasyon var mı? Şişlik var mı? Kan oturması var mı? Yaralanma veya batma var mı? Bunlar tek tek incelenmelidir. Bu incelemeler sonunda bir şey yoksa o gün kazasız belasız atlatılmış demektir. Çünkü söylediğim gibi hasta ayakkabı vurduğunu hissetmez. Ayağı şişer, enfekte olur, bilekten yukarı çıkar ve ondan sonra hasta olduğunu ateşinin yükselmesi ile anlar. Böylece en kıymetli zaman geçmiş olur. Akşamları ılık suda ayağını yıkamayı rutin hale getirmişse yıkar, durular, kurular ve krem sürer. Diyabetlinin ayakları biraz kuru olduğu için pomad tarzında krem sürerek (vazelin) yatar. Yatmadan önce yapması daha iyidir. Eğer sabahları banyo yapıyorsa, aynı şeyleri sabah banyodan sonra kremler. İş dönüşü yaptığı kontrolü mutlaka akşam yapması gerekir. Sabah evini terk ederken ayakkabısını giyecek. Mutlaka eliyle ayakkabının içini kontrol etmelidir. Ayakkabının içerisine bilye düşmüş olabilir, çamaşır mandalı düşmüş olabilir veya bir gün önce her yerde inşaat vardır kum girmiş olabilir. Eliyle ayakkabıyı boşaltırcasına sallayarak içinde bir şey olmadığını görmelidir. Ayakkabı çekeceği kaldığını gördüm ve o hasta kangren ile geldi. Hem de doktordu. 3-5 gün o ayakla dolaşmış. Ayakkabının içerisinde paramparça olmuş bir plastik çekecek bulduk. Hastanın haberi yoktu. Bunlar hastanede yatarken tespit edildi.

Ayakkabı seçimi de önemlidir. İnsan ayağı yürümek için çok mükemmel yaratılmıştır. Ayakkabının iyisini bulmak her zaman mümkün değildir. Ben özellikle bu hastaların ayakkabı konusunu iyi incelemelerini, çok meraklı olmalarını, spor ayakkabıları incelemelerini istiyorum. Özellikle iyi markalı spor ayakkabılar, teknolojinin yeniliklerini ürünlerine yansıtmış oluyor. Çok sayıda ayakkabı alarak, birkaç tane ayakkabı bulundurarak aynı ayakkabıyı bir gün giyinmeli ve ertesi gün diğerini giyinmelerini öneririm. Çünkü her ayakkabının vurduğu yer farklı olabilir. Kalıbı farklı olabilir. Bugün biraz vuran ayakkabı, yarın değiştirildiği için yenisi vurmaz. Eski ayakkabıya dönmüşsek zaten vurmaz. Yeni ayakkabıyı da alıştıra alıştıra giyinilmelidir. O şekilde vuruklardan korunmalıdır. Ülkemizde ısınma yolları çok değişiktir. Herkesin kültür düzeyine ve ekonomik şartlarına göre ısınmak farklıdır. Taş ısıtarak, tuğla ısıtarak ayağını ısıtan hastalara çok rastlıyoruz. Elektrik sobası, kalorifer yanıkları çok ciddi olmasa da yine bunların hepsi yaralanmaya yol açar. O bakımdan böyle şeylerden uzak durmak gerekir.

Ayak bakımı ile ilgili kallus temizliğini birlikte ele almak gerekir. Kallus dediğimiz şey nasırdır. Nasır zaten her insanda olabilir ama diyabetlilerde daha sık oluyor. Nöropatik hastalarda nasırlaşmaya eğilim vardır. Nasır, ayak ile ayakkabı arasındaki uyumsuzluğu da ifade eder. O bakımdan bir insanda nasırlaşma çoğalıyorsa, o ayakkabı pek iyi değil diye düşünmek gerekir. Nasırlar ayakkabının içerisinde bir çakıl taşı gibi olumsuz etki yapar. Giderek büyür. Ayakkabımız içerisine girmiş karpuz çekirdeği ile bile akşama kadar yürüyemeyiz. Ondan çok daha büyük nohut kadar bir nasır üzerine basarak ayağımızı birkaç günde yaralarız. Bu yaralar çoğu zaman nasırın gerisindedir. Nasırı kestikten sonra ortaya çıkar. Enfekte olduktan sonra ortaya çıkar. O bakımdan bunları gördüğümüz zaman mutlaka tedavisini veya uzmanları bulmak gerekir. Ayak bakımı son derece karmaşıktır. Bu başlıkları verdim ama bunun dışında da hiç akla gelmedik şeyler, ayakta yaralanmalara yol açabilir. O yüzden ayağımıza gözümüz gibi bakalım ve ayağımızın kıymetini bilelim. Her gün olan değişikliğin mutlaka bir yaralanmaya yol açacağını düşünerek ayağımızı korumasını bilelim.