Diyabet Tedavisinde Hastaların Hap Mı İnsülin Mi Kullanacakları Nasıl Belirlenir?

Diyabet deyince iki ayrı hastalıktan bahsediyoruz. Bunlardan biri, diyabetlilerin aşağı yukarı %5 ile %10’unu oluşturan Tip 1 diyabetliler ki bunlarda tedavi şekli mutlak insülindir. Tanı koyduğunuz gün ve an insülin tedavisine başlamak durumundasınız. Başka çözümü yoktur. Tip 2 diyabet dediğimiz diyabetlilerin aşağı yukarı %90 ile %95’ini içeren grup ise yeni tanı konduğunda mutlak yaşam tarzı değişikliği ve onunla birlikte de ağızdan alınan oral anti diyabetikler veya ağızdan alınan şeker düşürücü ilaçlardan özellikle metformin molekülünü içeren ilacı başlamak durumundayız. Onun dışında Tip 2 diyabetli bir kişi ilk tanı konduğunda eğer kan glikoz düzeyi çok yükseklerde seyrediyorsa, üç aylık ortalamasını gösteren hemoglobin a1c değeri örneğin %9, %10, %11 gibi değerlerdeyse yani çok fazla şeker yüksekliğinin klinik tablosunu bütün ağırlığıyla gösteriyorsa, o kişiye hemen insülinle tedaviye başlamak, ağır hiperglisemi dediğimiz yüksek şekerin yarattığı klinik tablonun çözülmesinden ve hastanın bir anlamda rahatlamasından sonra bu kişilerde insülin ihtiyacı azalacaktır. Başlangıçta da hap ilave ediyoruz. Yani insülini tek başına başlamıyoruz. Bu kişilerde insülin ihtiyacı öylesine azalır ki daha sonra insülin ihtiyacı tamamen de ortadan kalkabilir. Diğer taraftan da Tip 2 diyabetli bir kişi, tanı konduktan sonraki yıllar içinde haplarla tedavi edildiği süreçte artık o hapların yetersiz kalmaya başladığı bir durumda, başka bir deyişle üç aylık şeker ortalamasını gösteren hemoglobin a1c artık o haplarla hiçbir şekilde kan şekeri ayarını sağlayamıyorsak o hastaya mutlaka insülin ekliyoruz. İnsülin tedavisine başlatıyoruz. İnsülin tedavisine başlatmak, hapların tümünü kesmek anlamına da gelmiyor. Hapların dozu azalabilir. Sayısı azalabilir. Bu tedavinin üzerine de insülin eklenir.